Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245
O’ooo Euclides! It’s too Liquid. Alışılmış ressamlar baştan kontrollü giriyorlar işe. Tamamen önceden karar verilmiş bir anlaşmalı uzam kabuluyle paletlerini ellerine alıyorlar. Karşılarındaki çokça nesneden birisine bakıyorlar önce, resmediyorlar. Sonra diğerine, sonra ötekine ayrı ayrı odaklanıyorlar. Ama sonuçta oluşan durumda resim, tek bakışın ürünü gibi yansıtılıyor. Bu önceden karar verilmiş, deforme edilmiş bir uzam anlayışıdır. Halbuki göz hangi nesneye odaklandıysa ona göre diğer nesnelerin durumu her seferinde değişmektedir. Ressamın yaptığı bu görülenlerin ortalamasını yansıtmaktır. Uzlaşımsal yol arayan bu ressam, resimlerinde herşey oylunda gibi görünse de algılayışın gerçek hakkını asla vermiş olmaz. Ponty itiraz ediyor: “Ama algıyla temas ettiğimiz dünya kendisini öyle sunmuyor ki?” (1) Ponty gibi düşünen, algıların elle uzlaştırılmasıyla bulunan sonucu reddeden ressam bizim gözümüzde perspektif sorunsal içerisindedir ya da geometri bilmiyordur. “Hesap hataları var” deriz belki de ilk bakışta. Ama aslında bu ortalama bakış anlayışını reddeden ressam, her noktadaki duyumu tek duyuma dönderme bileşkesi arayan ressamdan daha çok algıyla senkron çalışmaktadır. Ve dahası, algısının ona söylediğiyle çelişmemektedir. Konumu, vücudu olmayan saf zihnin seyrinde bu farklı noktaların farklı algılanışı olmayacağından tek bir fotoğraf sahne oluşturmak olasıdır. Ama uzam dediğmiz şey homojen değildir, her boyutunda farklı değişikliklerin olması gerçektir, saf zihnin göreceği eşzamanlı şeyler ortamı değildir. Dolayısıyla ancak vücutsuz ve konumsuz bir ressamın gerçek algısının böyle olabileceği söylenebilir bu durumda. Gördüğümüz şeyi baktığımz yer ve ânın bilincinde kabullenen ve bunu yansıtan, ne geometri bilmediiğinden bunu yapacaktır, ne dikkat çekme derdindedir, ne de perspektife ya da klasik sanat anlayışına kabalık ediyordur. O gördüğüne sadık kalıyordur. “Teknik ölçüme kendini adamış ve nicelik aşkıyla yanıp tutuşan bir çağda kübist resim, zihnimizden çok gönlümüze seslenen bir alanda dünyayla insanın sarmaş dolaş oluşunu kendince sessiz sakin anlatmış sanki.” (2) Dışımızdaki her varlığı ancak vücudumuz üzerinden erişebiliyoruz; dışımızdaki her varlık da böylelikle insan özelliklerine bürünüp br ruh ve vücut karışımı haline geliyor. Uzamın artık nesneyi nasıl eğip bükebileceğini, yer değiştiren nesnenin bazen nasıl da değişebileceğini görüyoruz.(3) Nesnenin kendisiyle mutlak bir özdeşlik içinde olduğu iddiası, biçimle içeriğin ayrık olduğu iddiası gibi silikleşiyor. Bu yeni fizik bakışını artık kabullenenlerin Euclides’in katı çerçevesinin tuzla buz olduğunu artık kabul etmesinin zamanı çoktan gelmedi mi? Bunu fizikte ve psikolojide yavaş yavaş olduğu gibi artık her alanda kabul etmek zorunda değil miyiz?
2020-01-04 02:47
Bu kitap yıkıcı ve harika, gerçek bir düşündürücü. Şu alıntılara bir bakın: "Dil, sadece dünyanın harikasını ve görkemini açıklamanın yoluydu. Yapısızlaştırmak, İşten çıkarmak. İnsanlar dünyanın ne kadar güzel olduğu ile başa çıkamazlar. Nasıl açıklanamaz ve anlaşıldı ... Artık gerçek dünyada yaşamıyoruz. Bir semboller dünyasında yaşıyoruz. " “İnsanlar dünyayı güvenli ve organize bir yer haline getirmek için uzun yıllardır çalışıyordu. Kimse ne kadar sıkıcı olacağını fark etmiyordu. Belki de satın alabileceğiniz tür dışında kimse maceraya fazla yer bırakmamıştı. Bir roller coaster'da. Bir filmde. Yine de her zaman bu tür sahte heyecan olurdu. Biliyorsunuz dinozorlar gitmiyor Test izleyicileri büyük bir sahte felaket bile şansını geride bıraktılar ve gerçek bir felaket, gerçek risk olasılığı olmadığından, gerçek kurtuluş şansımız kalmadı, gerçek sevinç, gerçek heyecan. Sevinç. Bizi güvende tutan yasalar, bu aynı yasalar bizi can sıkıntısına mahkum ediyor.Gerçek kaosa erişim olmadan, asla gerçek barışımız olmayacak.Her şey kötüleşmedikçe, daha iyi olmayacak. Annenin ona söylediği şeyleri söylerdi. Geriye kalan sınır sadece maddi olmayan dünya. Diğer her şey çok sıkı dikiliyor. ''
2020-01-02 07:38
Kitap başlığı |
Boyut |
bağlantı |
---|---|---|
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 okumak itibaren EasyFiles |
3.3 mb. | indir kitap |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir itibaren OpenShare |
3.9 mb. | indir Bedava |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir itibaren WeUpload |
3.6 mb. | okumak kitap |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir itibaren LiquidFile |
5.6 mb. | indir |
Kitap başlığı |
Boyut |
bağlantı |
---|---|---|
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 okumak içinde djvu |
5.3 mb. | indir DjVu |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir içinde pdf |
4.2 mb. | indir pdf |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir içinde odf |
4.7 mb. | indir ODF |
Marketing Türkiye Dergisi Sayı: 245 indir içinde epub |
5.3 mb. | indir ePub |
Yazar: Rota Yayın Yapım
YÖNETİMDE MÜKEMELİĞİ ARAYANLARA Yönetim sorumluluğunu üstlenmiş olanların, `Her şeyi ben bilirim, başka kimse bilemez' demeleri ile başlayan süreç, çalışanlar için yaşanmaz bir kurum iklimine dönüştüğünde herkes için kötü günle...
Yazar: Rota Yayın Yapım
Büyük Fikirler Oluşturmanın 101 Yolu Her zaman kendiniz, işiniz ve müşterileriniz için iyi fikirler oluşturmak durumundasınız. Bu, bireyin gelişimiyle ilgili bir süreç. Yaratıcılığın ve gelişmeninbelki binlerce yolu var. Ancak,...
Yazar: Rota Yayın Yapım
Beden Dili 1970' li yılara kadar üstünde çok fazla düşünülmeyen ancak sezgiler olarak ifade edilen duyumsamaları fark garden of eden davranış bilimciler vücut hareketlerinin insan ilişkilerindeki etkinliğini fark etiler. Bir me...
Yazar: Rota Yayın Yapım
25 Satış Stratejisi Amerika'nın bir numaralı kurumsal satış eğitimleri uzmanı Stephan Schifman'ın satış işinde edindiği yarım yüzyılı aşan birikimlerinin sonucunu bu kitapta topluyor. Satış işinin yalnızca bir "rakamlar oyunu" ...